Memur Sitelerinden Son Haberler:

12/28/2006

Mühendislerden bütçe tepkisi

Mühendisler, TBMM?de kabul edilen 2007 bütçesinde ekonominin ve kaynakların ülke çıkarları ve toplumsal gereksinimlere göre konumlandırılamadığını belirterek, emekten, sanayileşmeden yana bir bütçe yapılması gerektiğini kaydetti.

TMMOB Makina Mühendisleri Odası (MMO) Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz yaptığı açıklamada, TBMM?de kabul edilen 2007 bütçesinde ekonominin ve kaynakların ülke çıkarları ve toplumsal gereksinimlere göre konumlandırılamadığını açıkladı. IMF?ye en borçlu ülke konumundaki Türkiye?nin, bu bağımlılığı aşamadığı müddetçe "kötürümleştiğini" ifade eden Koramaz, bu gidişin bir sonu olması gerektiğini vurguladı.

Bütçenin temel parametrelerinin, Türkiye?nin sorunlarının 2007?de daha da derinleşeceğini gösterdiğini söyleyen Koramaz, "Uzun bir süreden beri bütçeler, iç ve dış borçlar, dış ticaret açığı, faiz dışı fazla, yatırımlarda azalma; kamu hizmetlerinin tasfiyesi, eğitim ve sağlık gibi temel sosyal alanlarda yaşanan gerileme; vergi adaletsizliği ve bölüşüm politikalarının ülke sanayisi ve çalışanlar aleyhine olmasıyla belirlenmektedir" dedi.

Koramaz, bütçe giderlerinin 204.9 milyar YTL, bütçe gelirlerinin 188.2 milyar YTL, bütçe açığının 16.830 milyar YTL olarak öngörüldüğünü hatırlattı. Merkezi yönetim borç stokunun 348.5 milyar YTL?ye ulaşarak bütçe büyüklüklerini aşmış olmasıyla ilgili Koramaz, bunun Türkiye?nin içine düşürüldüğü durumu gösterdiğini ifade etti.

Öğretim Kadroları Açıklandı

Üniversitelerin öğretim elemanlarına ait bazı kadrolara ilişkin düzenlemeleri içeren Bakanlar Kurulu Kararı, Resmi Gazete'de yayımlandı.

Söz konusu karar, yükseköğrenim kurumları öğretim elemanlarına ait bazı
kadroların serbest bırakılmasını, derecelerinin değiştirilmesini ve bazı boş
kadroların unvan ve derecelerinin değiştirilmesini içeriyor.

12/26/2006

Öğretmen adaylarına müjde..!

Milli Eğitim Bakanlığı'nın 3 bin 500 sözleşmeli İngilizce ve bilgisayar öğretmeni alacağı bildirildi.
Konuyla ilgili açıklama yapan Samsun İl Milli Eğitim Müdürü Nevzat İspirli, Milli Eğitim Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü'nün "İngilizce Dil Öğreticileri, Bilgisayar Öğreticileri İstihdamı" ile ilgili genelgesi gereği Türkiye genelinde 2006-2007 yılında eğitim öğretim yılında 10 ayı geçmemek şartıyla 3 bin 500 sözleşmeli geçici personel alınacağını ifade etti.

Başvuruların 28 Aralık 2006 Perşembe günü saat 15.00'e kadar İl Milli Eğitim Müdürlüğü Atama Bürosu'na istenilen belgelerle birlikte başvurulması gerektiğini dile getiren İspirli, "İngilizce ve bilgisayar alanlarındaki ihtiyacın karşılanması amacıyla 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 4'ncü maddesi (c) bendi kapsamındaki geçici personel konumunda İngilizce dil öğreticisi ve bilgisayar öğreticisi istihdamına ilişkin karar 13 Aralık 2006 Resmi Gazete'de yayınlandı.

Söz konusu bakanlar kurulu kararı kapsamında İngilizce dil öğretici ve bilgisayar öğretici olarak görevlendirilecekler, 2006-2007 öğretim yılında 10 ayı geçmemek üzere sözleşmeli kısmı zamanlı geçici personel olarak 3 bin 500 öğretici istihdam edilecektir. İlimize 24 İngilizce, 40 bilgisayar kontenjanı verilmiştir. Öğretici olarak görevlendireceklerden orta öğretim alan öğretmenliğini tezsiz lisans, pedagojik formasyon veya İngilizce öğretmenliği sertifikası istenmeyecektir. Başvurularda fazlalık olduğu takdirde kura çekilecektir" dedi.

12/24/2006

Vakıf Arazilerinde 26 Bin İşgalci Var

Vakıflar Genel Müdürü Beyazıt, vakıf arazisi üzerinde 26 bin işgalci bulunduğunu belirtirken, kurumun gayri menkul sayısının 178 binden fazla çok olduğunu söyledi.
Vakıflar Genel Müdürü Yusuf Beyazıt, Beyazıt, 2006 Vakıf Medeniyeti Yılı'nda gerçekleştirilen faaliyetleri ve Vakıfların geldiği son noktayı bir basın toplantısıyla açıkladı.

Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün gayri menkul sayısı, zeytin ağacı sayısı, bağ-bahçe sayısı olarak Türkiye'deki en zengin kurumlarından olduğunu söyleyen Beyazıt, ancak bunların gayri menkullerin sayısının şimdiye kadar gerçeğinden daha az olarak bilindiğini anlattı. Beyazıt, 203 bin olarak tespit edilen gayri menkulün arşivlerin taranması ve uydu fotoğraflarının çekilmesi sureti ile ortaya çıkarıldığını dile getirdi.

Beyazıt, 26 bin işgalciden de içinde geçmişe dönük kiraların da bulunduğu kira bedellerinin alınmaya başlandığını söyledi.

Beyazıt, vakıf arazisi üzerinde oturup da kira ödemeyen kimsenin kalmayacağını belirtti.

Göreve geldiğinde vakıf eseri sayısının 9 bin olduğunu belirten Beyazıt, yapılan çalışmalar sonucunda Türkiye'nin dört bir tarafında şimdiye kadar 18 bin 500 adet vakıf eseri olduğunu ortaya çıkardıklarını anlattı. Bu rakamın artabileceğine işaret eden Beyazıt; ?Genel Müdürlük şimdiye kadar nerede, ne kadar gayri menkulü olduğunu, kaç tane vakıf eseri olduğunu bilmeyen bir kuruluştu? dedi.

Beyazıt son üç yılda, 1111 tarihi eserin restore edildiğini, 650 milyon YTL'lik yatırım yapıldığını, 40 bin kişiye istihdam sağlandığını, 19 Milyon YTL yıllık kira bedeli sağlandığını, 240 milyon YTL'lik de kümülatif kira bedeli anlaşma yapıldığı bilgisini verdi.

Beyazıt, kurumun devletten bir kuruş para almadan, bu gelirleri kullanarak, 82 bin aileye sıcak yemek servisi, 75 bin aileye kuru gıda yardımı, 3 bin öğrenciye burs imkanı ve binlerce kişiye de muhtaç maaşı sağlandığını anlattı.

Beyazıt, 2007 yılında da 750 tarihi eserin onarılacağını, sıcak yemek ve kuru gıda yardımı yapılacak ailelerin sayısının 100 bine çıkarılacağını, burs verilen öğrenci sayısının ise 5 bine çıkarılacağını söyledi. Beyazıt; ?Bütün bu yardımlar için ne devletten bir kuruş alıyoruz ne de cebimizden ödüyoruz. Tüm bunlar ecdadımızın bize bıraktığı vakıf medeniyeti sayesinde gerçekleştiriliyor? diye konuştu.

Beyazıt, vakıflara ait taşınmazların yap-işlet-devret modeli ile yatırımcılara verildiğini bu sayede, otel, okul, hastane, dershane, otopark, alış-veriş merkezi gibi gelir getiren yerlere dönüştürüldüğünü belirtti.

Beyazıt; ?Formula 1 yarış pistinin bulunduğu arazi bile bize ait olmasına rağmen işgal altındaydı. Şimdi bir burayı alıp 20 yıllığına ihale ettik. Aylık 3 bin dolar kira alıyoruz, bu bedeli 30 bin dolara çıkaracağız? dedi. imitasyonlarının takılacağını anlattı.

12/20/2006

Motorlu taşıtlar vergisi, yüzde 7,8 artacak

Motorlu taşıtlar vergisi tutarları, yeni yılda yüzde 7,8 artacak. Maliye Bakanlığının Motorlu Taşıtlar Vergisi Genel Tebliği, Resmi Gazetenin bugünkü sayısında yayımlandı.
Tebliğe göre, 1 Ocak 2007'den itibaren motorlu taşıtlar vergisi tutarlarında, yüzde 7,8'lik yeniden değerleme oranı çerçevesinde artış olacak.

Yeni tarifeyle 1-3 yaş grubunda yeralan ve motor silindir hacmi 1301 ile 1600 cm3 arasında olan otomobillerin motorlu taşıtlar vergisi tutarı, 487 YTL'den 524 YTL'ye yükselecek.

Motor silindir hacmi 1300 cm3'ü geçmeyen otomobiller için yeni yılda 305 YTL yerine 328 YTL, 1801-2000 cm3 arasında olan otomobiller için 1.342 YTL yerine 1.446 YTL ödenecek.

Motor silindir hacmi 4001 cm3 ve üzerinde olan otomobillerin motorlu taşıtlar vergisi tutarı ise 10 bin 988 YTL'den 11 bin 845 YTL'ye yükselecek.

VERGİ, KASKO DEĞERİNİN YÜZDE 5'İNİ AŞARSA

Öte yandan belirlenen MTV tutarlarının, kasko sigortası değerinin yüzde 5'ini aşması halinde, bir alt kademedeki vergi tutarı uygulamasına bu yıl da devam edilecek.

Buna göre Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununda öngörülen yetki çerçevesinde Bakanlar Kurulu tarafından alınan karar uyarınca, 1 Ocak 2007 tarihinden geçerli olmak üzere, 1. tarifede yer alan otomobil, kaptıkaçtı, arazi taşıtları ve benzeri taşıtlar için, 1 Ocak 2007 ve müteakip yıllarda uygulanacak MTV tutarlarının, Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği tarafından her Ocak ayında ilan edilen kasko sigortası değerlerinin yüzde 5'ini aşması halinde, aynı yaş grubunda bulunan taşıtlara ait vergi tutarları, bir alt kademedeki taşıtlara isabet eden vergi tutarı olarak uygulanacak. Bu uygulama, mükelleflerin müracaatı üzerine yapılacak.

Mükellefler başvuru için ''Motorlu Taşıtlar Vergisi Tutarına Esas Olan Kasko Sigortası Değeri Bildirim Formu''nu yetkili sigorta acentesine düzenlettirerek, bir dilekçe ile birlikte Motorlu Taşıtlar Vergisi yönünden bağlı bulundukları vergi dairesine verecekler. Yetkili sigorta acenteleri, düzenledikleri ''Motorlu Taşıtlar Vergisi Tutarına Esas Olan Kasko Sigortası Değeri Bildirim Formu''nun doğruluğundan, mükellefler ile birlikte sorumlu olacak.

AA

Bağ-Kur?da basamak ve prim reformu

Sosyal güvenlik reformunun yürürlüğe girmesi durumunda, yılbaşından itibaren, Bağ-Kur?lulara uygulanan 24 basamaktan oluşan prim ödeme sistemi ortadan kalkacak.
Primler, asgari ücret ile 3 bin 451 YTL arasında kalmak şartıyla, sigortalının kendileri tarafından beyan edilecek. Bağ-Kur?luların yüzde 20 olan sağlık primi oranı da yüzde 12.5?e çekiliyor.

Sosyal Güvenlik Reformunun yılbaşında yürürlüğe girmesi durumunda, Bağ-Kur?lulara uygulanan 24 basamaktan oluşan prim ödeme sistemi ortadan kalkacak.

Edinilen bilgiye göre, Anayasa Mahkemesinin kısmi iptali sonrasında reformun uygulamaya girişi konusunda bir karar verilmesi bekleniyor.
Reformun öngörüldüğü gibi yılbaşında yürürlüğe girmesi durumunda ise sigortalıların aylık prime esas kazançları, prime esas günlük kazanç alt sınırı olan asgari ücret (531 YTL) ile üst sınırı olan 3 bin 451.5 YTL arasında kalmak şartı ile kendileri tarafından beyan edilecek kazanca göre ödenecek primler belirlenecek. Ancak kişi, aynı zamanda işveren ise beyan edeceği aylık kazancı, çalıştırdığı sigortalıların kazancının en yükseğinden daha az olamayacak.

PRİM ORANLARI DÜŞÜYOR

Halen bulundukları gelir basamaklarına göre yüzde 20 oranında emeklilik ve yüzde 20 oranında sağlık primi olmak üzere toplamda yüzde 40 oranında prim ödeyen Bağ-Kur?lular bundan sonra daha az oranda prim ödeyecek.
Yeni Kanun gereğince, Bağ-Kur?lular beyan edecekleri kazanç rakamları üzerinden, yüzde 20 oranında emeklilik ve yüzde 12.5 oranında da sağlık sigortası primi yatıracaklar. Ayrıca, yaptıkları işin tehlike-sınıfına göre yüzde 1 ile yüzde 6.5 oranları arasında kalmak şartıyla iş kazası meslek hastalığı primi de ödeyecekler.

EMEKLİ MAAŞI NASIL BAĞLANACAK?

Mevcut uygulamada, kimin nereden emekli olacağına son yedi yıllık prim ödemelerine bakıp en çok nereye prim ödüyorlarsa o Kurumdan ve o Kurum şartlarına göre emekli olunuyor.
Reformla, artık, SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı yok, ancak statüleri devam edecek.

1 Ocak 2007 gününden önce sigortalı olmuş-işe başlamış çalışanlar için son yedi yıllık prim ödemelerine bakıp en çok nereye prim ödüyorlarsa o statüye göre emeklilik günü ve emekli aylığı bağlanacak. Yılbaşından sonra sigortalı olanlar için ise son yedi yıllık çalışmalarına değil tüm çalışma süreleri içinde en çok hangi statüye göre prim ödenip ödenmediğine bakılacak.

ENGELLİ ESNAFA ERKEN EMEKLİLİK

Mevcut durumda, SSK?lılar ve Emekli Sandığı iştirakçilerinden en az yüzde 40 oranında özürlü-engelli olduklarına dair rapor veya vergi indirim belgesiyle yaşlarına bakılmaksızın 15 yıllık sigortalılık süresi ile emekli olabiliyorlar. Ancak, Bağ-Kur?lu olan engelli-özürlüler bu haktan yararlanamıyor. Reformla, engelli-özürlü olan Bağ-Kur?lular da erken emekli olma avantajından yararlanacak.

Vakit

12/14/2006

ÖSS 17 Haziran'da yapılacak

Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağan, ÖSS takvimine ilişkin taslağı belirlediklerini söyledi. Buna göre sınav 17 Haziran'da yapılacak.
007-Öğrenci Seçme Sınavı 17 Haziran 2007 Pazar günü yapılacak. Yarımağan, ÖSS'nin 17 Haziran, Yabancı Dil Sınavı'nın da (YDS) 24 Haziran 2007 Pazar günü yapılmasını öngördüklerini belirtti. Başvuru tarihlerinin henüz kesinleşmediğini kaydeden Yarımağan, başvuruların şubat-mart aylarında alınmasının planlandığını ifade etti. Yarımağan, ÖSS kılavuzunun YÖK Genel Kurulunda onaylandıktan sonra basılmaya başlanacağını kaydetti.

MEB'İN ÇALIŞMA TAKVİMİNE GÖRE HAREKET EDİLECEK

Bu arada, Milli Eğitim Bakanlığının (MEB) çalışma takvimine göre, 2006-2007 eğitim-öğretim yılının ilk yarısı 26 Ocak 2007 tarihinde sona erecek. İkinci dönem 12 Şubatta başlayacak ve 19 Haziran Salı günü sona erecek. Yarımağan, okulların 19 Haziranda tatile girmesinin ÖSS takvimini etkilemeyeceğini, sınav tarihinde değişiklik yapılmasının söz konusu olmadığını söyledi. Yarımağan, ''Bizim, Anadolu Üniversitesinin ve Milli Eğitim Bakanlığının sınavları var. Bunların da belli bir takvime göre olması lazım. Bu nedenle haftaları da paylaşıyoruz'' diye konuştu.
AA

12/13/2006

İşçi alacak Çay-Kur'da 1 km'lik kuyruk

Başvuruda bulunmak isteyenler izdihama neden oldu

Rize Çay-Kur bin 500 geçici işçi alımı için çalışmalara başladı. Dün resmi kayıtların kabul edileceğinin açıklanmasının ardından, İŞKUR Rize İl Müdürlüğü'nün önünde bir kilometrelik kuyruk oluştu.

İŞKUR Rize İl Müdürü Yahya Kanbur, Çay-Kur'un bin 500 mevsimlik işçi alacağının duyurulmasının ardından, Çay-Kur için resmi kayıt kabul etmemelerine rağmen, kısa sürede yaklaşık 20 bin kişinin kurumlarına kayıt yaptırdığını söyledi.

Kanbur, ''Kurumumuza başvuruda bulunanların gerekli belgelerini inceleyip herkesi istediği bir Çay-Kur fabrikasına yönlendiriyoruz. Daha sonra da her fabrika, başvuruda bulunanlara ayrı kura çekecek'' dedi.

Çay-Kur'un, almayı planladığı işçilerde meslek yüksekokulu ve lise ve dengi okul mezunu olması şartını aradığını belirten Kanbur, ''Şartları uygun olmadığı halde ilkokul mezunu olanlar da başvurmak istiyor. Ancak bu gibi kişilerin başvurularını kabul edemiyoruz. Bu nedenle bu kişilerin beklemelerine gerek yok'' diye konuştu.

Başvuruda bulunmak isteyenlerin bir an önce işlemlerini yaptırmak için acele ettiğini, bunun da izdihama neden olduğunu kaydeden Kanbur, ''Başvuruda bulunmak isteyenlerin acele etmesine gerek yok. Bu ayın 25'ine kadar müracaat kabul edeceğiz'' dedi.

Kanbur, kurumlarına Çay-Kur dışında bir iş için başvurmak isteyen kişilere, yoğunluk olmasından dolayı şu günlerde gelmemeleri uyarısında bulunarak, yılbaşından sonra gelmeleri halinde bu kişilerin işlemlerini daha kolay yapabileceklerini sözlerine ekledi.

Bu arada, müracaat etmek isteyen kişiler, sabahın erken saatlerinden itibaren İŞKUR İl Müdürlüğü önünde sıraya girmeye başladı. Binanın dışına taşan kuyruk, yaklaşık 1 kilometreyi buldu.

CNNTURK

Promosyonun Yüzde 70'i Personele Dağıtılacak.

Milli Eğitim Bakanı Çelik, bugün yayımladığı bir genelgeyle promosyonların dağıtımı hususuna açıklık getirdi. Buna göre maaş protokolleri gereğince sağlanan ek mali imkanların %30'u okul ve kurumların ihtiyaçlarına, geri kalan %70'si ise çalışan personele dağıtılacT.C.
MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI
İdari ve Mali İşler Dairesi Başkanlığı

12/12/2006 tarih ve 3910 sayılı yazı

Bilindiği üzere bankalarla, okul ve kurumlarımız arasında çalışanlarımızın maaş ve diğer ödemelerinin bankalar aracılığıyla yapılabilmesi için maaş ödeme protokoleri düzenlenmektedir. Bankalar, yapılan bu protokoller karşılığında sunacakları bankacılık hizmetlerinin dışında ilgili kurumlara "promosyon" adı altında ayni veya nakdi ek mali imkanlar sunabilmektedir.

Sunulan bu ek mali imkanların tasarrufuna ilişkin herhangi bir hukuki düzenleme bulunmamakla birlikte, uygulamada bu imkanların kurum hizmetlerine tahsis edilebileceği gibi çalışanlara da paylaştırılabilmesi söz konusudur.

Uygulama birliğinin sağlanabilmesi amacıyla Bakanlığımıza bağlı il ve ilçe müdürlükleri ile okul ve kurumlarımızda görevli personelin; aylık ve diğer özlük haklarının ödenmesi için yapılan maaş protokolleri gereğince sağlanan ek mali imkanların %30'nun okul ve kurumlarımızın ihtiyaçlarının karşılanmasında, geri kalan %70'sinin ise çalışan personelimize dağıtımının sağlanması hususunda gereğini önemle rica ederim.

Doç. Dr. Hüseyin ÇELİK
Milli Eğitim Bakanı

2007'de kamu çalışanlarına ekstradan 10 gün tatil var...

Kamu çalışanları, 2007 yılında, yıllık izinleri dışında hafta sonu 104 gün, dini ve milli bayramlarda ise 10 gün tatil yapacak.

AA muhabirinin 2007 yılının resmi tatil günleriyle ilgili derlediği bilgilere göre, iki yıl öncesine kadar dini ya da milli bayramların hafta ortasına denk gelmesi, hafta sonuyla birleşen pazartesi ya da cuma günlerinin de hükümet tarafından ''idari izinden'' sayılması sayesinde 9 gün tatil yapma imkanı yakalayan çalışanların, gelecek bu yıl aynı şansları olmayacak.

2007 yılı takviminde, yeni yıl, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, 30 Ağustos Zafer Bayramı ve 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı hafta içinde, sadece 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı cumartesi günü kutlanacak. 2007'de iki kez kutlanacak Kurban Bayramının ilki, yeni yılın ilk günü olan 1 Ocak Pazartesi gününden bir gün önce, yani 31 Aralık 2006 Pazar günü başladığı için çalışanlar, bayramın ikinci günü olan yılbaşından itibaren, 3 günlük izinle yeni yıla ''merhaba'' diyecek.

23 Nisan ve 29 Ekimin pazartesi günlerine denk gelmesi nedeniyle bu günleri hafta sonuyla birleştirip 3'er gün tatil yapma şansı yakalayacak olan çalışanlar, perşembe günü kutlanacak 30 Ağustos Zafer Bayramı'nda bir gün tatil yapacak.

Çalışanlar, 12 Ekim Cuma günü başlayacak ve 14 Ekime kadar sürecek Ramazan Bayramı'nın iki gününü hafta sonu tatiline denk gelmesi, bayram arefesi olan 11 Ekimin de yarım gün tatil olması nedeniyle bayramda toplam 3,5 gün tatil yapma imkanı bulacak.

Cumhuriyet Bayramı'ndan bir gün önce başlayacak 1,5 günlük tatilin yarım günü pazar gününe denk gelirken, 2007'de ikinci kez kutlanacak Kurban Bayramı'nın son iki günü de Ramazan Bayramı gibi hafta sonu kutlanacak. Bayramın arefesi olan 19 Aralık Çarşamba günü yarım gün tatil yapacak kamu görevlileri, 20 Aralık Perşembe ve 23 Aralık Pazar günleri arasında kutlanacak bayram nedeniyle, normalde 4,5 gün olan, hafta sonu ile birleşmesi halinde 6,5 güne çıkması gereken bayram tatilinde bu kez cumartesi ve pazar ile birlikte 4,5 gün iş stresinden uzak kalabilecek.

Hafta sonu, milli ve dini bayramlar nedeniyle 2007'nin ocak ayında 11, şubat, mayıs ve kasım aylarında 8'er gün, mart, haziran, temmuz ve ağustos aylarında 9'ar gün, ekim ve aralık aylarında ise 10,5'ar gün resmi izin kullanacak çalışanlar, 2007 yılının yaklaşık üçte birini tatilde geçirecek. Çalışanların, yıllık izinlerini de kullanmaları halinde yıl içinde izinli oldukları gün sayısı 144 güne kadar çıkabilecek.

AA

12/07/2006

Sözleşmeli personele su bile yok!

Sağlık Bakanlığı'nda 'çakılı-sözleşmeli' statüyle çalışan sağlık personeli, 'tayin hakkı' olmadığı için sıkıntılı günler yaşıyor. Türk-Sağlık-Sen, sözleşmeli personelin sorunlarını çözüme kavuşturmak için bir çalışma başlattı.

Türkiye'nin dört bir tarafından atılan mailler, sözleşmeli personelin yaşadığı
dramı gözler önüne serdi. Türk Sağlık Sen'in internet sitesindeki foruma gelen mesajlar şöyle:

Sayın Recep Akdağ acaba mahkemede şahit olur mu ?, karımla boşanacak
seviyeye geldim de. (Konya-Erkek-Sağlık Teknikeri)
- Ben 2,5 yıldır Şırnak'tayım. Eşimin bu yıl tayini çıktı ve ben eş durumu ataması olmadığı için gidemiyorum. Bu aile bütünlüğü nerede kaldı?Affedersiniz çocuk bile yapamıyoruz. Lütfen artık sesimizi duyun. Nerede aileye saygı? Birçok arkadaşım boşandı. Bunun sorumluluğunu kabul edebilecek misiniz? Saygılar. (Muş, Bayan, Hemşire)
- Eşimden, ailemden ayrıyım ve artık dayanamıyorum. İstifa edemiyorum.
İş ve para her insana olduğu kadar benim de ihtiyacım var. Eşimi ve ailemi de çok özlüyorum yuvamı kurmak istiyorum. Artık dayanacak gücüm kalmadı benim için tek çıkar yol intihar gözüküyor. . (Trabzon, Kadın, Ebe)
- Benim sizlerden tek isteğim eş tayinleri. Şu an eşimle ayrılma durumuna geldim. Lütfen bize yardımcı olun. Bu insanların eşleri yok mu, neden böyle yapıyorlar? (Mardin, Bayan, Ebe)
- Hakkari'de 2.5 yıldır görev yapmaktayım, buralarda uzun yıllar görev
yapmak zor. Sevdiğim kızın babası Doğu'da çalıştığım ve çakılı personel olduğumdan dolayı kızını vermiyor. Ben böyle giderse hiç evlenemeyeceğim.
(Hakkari, Erkek, Sağlık Memuru)
- Üç senedir nişanlıyım ve nişanlım TSK personeli, tayin hakkım olmadığı için evlenemiyoruz. Ailem rahatsız bakmakla yükümlüyüm, maalesef onların yanında dahi olamıyorum. Bize üvey evlat gibi davranılıyor, biz köle miyiz? (Kütahya, Bayan, Ebe)

Memur % 1.77'lik zammı garantiledi

Memurlar kasım sonu itibariyle yüzde 1.77'lik enflasyon farkı zammı almayı garantiledi.

Yılın ikinci yarısında memur maaşlarına yüzde 2.5 oranında zam yapılırken, temmuz-kasım aylarını kapsayan son beş ayda enflasyon yüzde 4.31 olarak gerçekleşti. Enflasyon artışından kaynaklanan reel kayıp yüzde 1.74 olarak hesaplanırken, bunun karşılanması için memur maaşlarına yapılması gereken zam oranı yüzde 1.77 olarak hesaplandı.

Yılın ikinci yarısında memur maaşlarına yüzde 2.5 oranında zam yapılırken, kasım sonu itibariyle ikinci yarıdaki enflasyon yüzde 4.31 olarak gerçekleşti. Bu dönemde memurlar enflasyon karşısında yüzde 1.74'lük reel kayba uğradı. Söz konusu reel kaybın karşılaması için memur maaşlarına yüzde 1.77'lik enflasyon zammı yapılması gerekiyor.
Yılın ikinci yarısı itibariyle enflasyonun yüzde 5'e ulaşması durumunda ise memur maaşlarındaki reel kaybın yüzde 2.38'e ulaşması bekleniyor. Söz konusu kaybın karşılanması için de yüzde 2.44'lük enflasyon zammı yapılması gerekiyor.

Yılın ilk altı aylık döneminde de yüzde 2.5'lik oranında zam alan memur maaşlarında yüzde 4.88'e ulaşan enflasyon dolayısıyla yüzde 2.27'lik reel kayıp oluşmuştu. Hükümet söz konusu reel kaybı karşılamak için yüzde 2.32 oranında enflasyon farkı ödemişti.

Yılın ikinci yarısında da gerçekleşecek kümülatif TÜFE rakamının yüzde 2.5'i aşması durumunda aşan kısmı telafi edecek şekilde memur maaşlarına zam yapılması için 2007 yılı memur maaşı aylık katsayıları ve ücret tavanını belirlemek için Bakanlar Kurulu'na yetki verilmişti. Memur maaşlarına enflasyon farkı ödemesi yapılmasının ardından, Bakanlar Kurulu 2007 yılı memur maaş aylık katsayısını ve ücret tavanlarını yeniden belirleyecek.
AA

12/05/2006

KİRADA YILLIK ARTIŞ YÜZDE 19,9 OLDU

Türkiye'de Tüketici Fiyatları Endeksinde (TÜFE) bu yıl Kasım ayı itibarıyla yıllık enflasyon yüzde 9,86 olurken, aynı dönemde gerçek kira ücreti yüzde 19,9 oranında artış gösterdi.

Buna göre, gerçek kira ücretindeki artış, yıllık enflasyondaki artışın 2 katına ulaştı.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Türkiye ortalama madde fiyatları verilerine dayanarak yaptığı hesaplamalara göre, gerçek kira ücreti 2005 yılı Kasım ayında 155,80 YTL iken, bu rakam bu yıl aynı ayda 186,84 YTL'ye yükseldi.

Bu arada, TÜİK verilerinde yer alan kiracı tarafından ödenen ücret kalemine göre de kira ücreti 2006 yılı Kasım ayında 339,88 YTL oldu. Bu rakam 2005 yılının aynı ayında 281,09 YTL idi. Buna göre, kiracı tarafından ödenen ücrette geçen yıla göre artış oranı yüzde 20,9 oldu.

Kira dışında evle ilgili sürekli giderlerin içinde yer alan doğal gaz ücreti ise geçen yıl Kasım ayında 0,49 YTL iken, bu yılın Kasım ayında 0,61 YTL'ye yükseldi.

Bu rakamlara göre doğal gazdaki yıllık artış yüzde 24,5 oldu.

Su faturası ise aynı dönemde yüzde 9,3 geriledi. Geçen yıl Kasım ayında 1,61 YTL olan su faturası bu yıl aynı ayda 1,46 YTL'ye geriledi. Elektrik ücreti ise son bir yılda değişmedi ve 0,16 YTL'de kaldı.

12/04/2006

Enflasyonu artıran gıda, kira ve giyim oldu

Hükümetin yüzde 9.8 olarak tahmin ettiği bu yıl sonuna ilişkin enflasyon tahmininin gerçekleşmesi için aralıkta TÜFE'nin 0.37'den fazla artmaması gerekiyor

Kasımda tüketici fiyatları özellikle gıda ve giyim ve ayakkabı fiyatlarında yaşanan artışların etkisiyle yüzde 1.29 oranında arttı. Kasımda, üretici fiyatları ise döviz kuru ve petrol fiyatlarındaki düşüşün etkisiyle yüzde 0.29 oranında geriledi.

Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) tüketici fiyatları endeksi kasımda bir önceki aya göre yüzde 1.29 oranında artarken, üretici fiyatları (ÜFE) endeksi ise yüzde 0.29 oranında geriledi. TÜFE'de bu yılın ilk 11 aylık dönemindeki artış yüzde 9.40, ÜFE'de ise 11.72'ye kadar yükseldi. Geçen yılın aynı döneminde ise TÜFE'de yüzde 7.27, ÜFE'de ise yüzde 2.71 oranında artış yaşanmıştı.

Hükümetin yüzde 9.8 olarak tahmin ettiği bu yıl sonuna ilişkin enflasyon tahmininin gerçekleşmesi için aralıkta TÜFE'nin 0.37'den fazla artmaması gerekiyor. Ayrıca yıl sonu enflasyonunun yüzde 10'un altında kalması için ise aralık ayı artışının yüzde 0.54'ü aşmamasına bağlı bulunuyor. YILLIK ENFLASYON

TÜFE'de eylül sonunda yüzde 10.55 olan yıllık enflasyon ekim ayında yüzde 9.98'e, kasımda da yüzde 9.86'ya geriledi ve bir önceki ayda olduğu gibi tek haneli oldu. 2005 yılı sonunda yüzde 7.72 olduktan sonra izleyen aylarda yükselme eğiliminde gözüken yıllık enflasyon bu yıl haziranda yüzde 10.12'yle uzun bir aradan sonra yeniden çift haneli oranları çıkmıştı.

ÜFE'deki yıllık artış ise yüzde 11.67 olarak gerçekleşti. Bu yıl temmuzda yüzde 14.34'e kadar yükseldikten sonra geçen ay yüzde 10.94'e kadar inen yıllık ÜFE, kasım ayıda yüzde 11.67'ye yükseldi. Geçen yıl kasım sonunda yıllık ÜFE yüzde 1.60 gibi oldukça düşük bir düzeyde bulunuyordu.

Yıllık ortalama enflasyon ise TÜFE'de yüzde 9.44, ÜFE'de de yüzde 8.60 olarak gerçekleşti. EN YÜKSEK ARTIŞ GİYİM VE AYAKKABI GRUBUNDA

Kasımda TÜFE'de ana harcama grupları itibariyle en yüksek aylık artış yüzde 4.80'le giyim ve ayakkabı grubunda gerçekleşti. Gıda ve alkolsüz içeceklerde yüzde 2.71, konutta yüzde 1.30, çeşitli mal ve hizmetlerde yüzde 0.81, lokanta ve otellerde yüzde 0.71, sağlıkta yüzde 0.17, alkollü içecekler ve tütünde yüzde 0.01 oranında artış yaşandı. Eğitimde yüzde 0.11 oranında düşüş yaşanan kasım ayında, ulaştırmadaki düşüş yüzde 0.28, ev eşyasında yüzde 0.48, eğlence ve kültürde yüzde 1.86 olarak hesaplandı.

Kasımda yüzde 1.29 olan enflasyona gıda fiyatlarındaki artış 0.74 puan, giyim ve ayakkabı 0.39 puan ve konut harcamaları (kira) 0.21 puan katkı yaptı. TÜFE'nin harcama gruplarında yıllık bazda en yüksek artış yüzde 15.16'yla çeşitli mal ve hizmetlerde yaşandı. Onu yüzde 13.77'yle lokanta ve oteller, yüzde 13.73'le konut, yüzde 10.22'yle gıda ve alkolsüz içecekler ve yüzde 10.21'le de alkollü içecekler ve tütün izledi. Son bir yılda yüzde 1.23'le en az artan harcama grubu haberleşme oldu. Kasımda en yüksek fiyat artışı yaşanan giyim ve ayakkabı harcamaları son bir yıllık dönemde sadece yüzde 3.37 arttı. Son bir yılda eğlence ve kültür harcamaları yüzde 7.49, eğitim yüzde 7.69, sağlık harcamaları ise yüzde 8.01 oranında artış gösterdi.

Merkez Bankası: Dövizle Borçlanmayın!

Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, açık pozisyonlar konusunda şirket ve bankaları uyarırken döviz geliri elde etmeyen tüketicinin de döviz borçlaması yapmamasınını önerdi. Yılmaz, son günlerdeki söylemlerin aksine ekonomide krizin söz konusu olmadığını vurguladı.
Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, düzenlediği basın toplantısında, banka tarafından hazırlanan ?Finansal İstikrar Raporu?nun üçüncü sayısını kamuoyuna açıkladı.

KREDİ KARTI YERİNE TÜKETİCİ KREDİSİ

Yılmaz, raporun geçen sayısına ilişkin konuşmasında ?kısa vadeli kredi gereksinimi olan kredi kartı sahiplerinin bu gereksinimlerini, kredi kartı yerine tüketici kredileri ile de karşılamalarının lehlerine olacağını? belirttiğini ve ellerindeki verilere göre geçen zaman içinde kredi kartları ile yapılan harcamaların faizle taksitlendirilen kısmının oransal olarak azaldığını söyledi.
ılmaz, tüketicilerin bu eğilimi devam ettirerek, kredi kartlarını bir ödeme aracı olarak kullanmaları mağduriyetlerini en aza indireceğini bildirdi.

FİRMALARA AÇIK POZİSYON UYARISI

Yılmaz, sağlanan yurt dışı kaynaklardan en büyük payı alan firmaların, yabancı para cinsinden borçlanmalarının, döviz pozisyon açıklarını artırdığına dikkati çekti.

Ulusal paranın değer kaybetmesinin, borçluların temerrüt riskini artırarak, firmaların taşıdıkları kur riskinin bankacılık sektörüne kredi riski olarak yansımasına neden olabileceğini belirten Yılmaz, şunları kaydetti: ?Bu itibarla reel sektör firmalarının, kur riski yönetimi konusunda bilinçlenmeleri ve riskten korunma araçlarını yaygın şekilde kullanmaları, bankaların ise yabancı para açık pozisyonu olan firmaların kredi riskini dikkatle değerlendirmeleri gerekmektedir."
BANKA DIŞI KESİMİN POZİSYON AÇIĞI 43 MİLYAR DOLAR

Finansal İstikrar Raporunun bu sayısında, söz konusu çalışma sonuçlarının da yer aldığını bildiren Başkan Yılmaz, buna göre banka dışı kesimin net yabancı para pozisyon açığı 2005 yılı sonunda 29 milyar dolar iken, yüzde 49 artışla 2006 Haziran ayı itibarıyla 43 milyar dolara yükseldiğini ve Eylül ayında da yaklaşık aynı seviyede gerçekleştiğini bildirdi.

TÜKETİCİYE DÖVİZ BORÇLANMASI KONUSUNDA ÖNERİ

Yılmaz, Mayıs-Haziran dalgalanmasının, yeni kredi kullanımı için cazip faiz oranlarını ortadan kaldırmakla beraber, tüketici kredilerinin mevzuat gereği sabit faizli olması dolayısıyla hanehalkının mevcut borçlarına ilişkin faiz yükünü artırmadığını, ancak tüketici kredileri içinde payı azalmakla birlikte, hanehalkının dövize endeksli kredi tutarının yaklaşık 1,5 milyar Yeni Türk Lirasına ulaştığının görüldüğünü kaydetti.

Yılmaz, ?kurlardaki artışın, bu kesimin borç yükünü arttırdığı göz önünde bulundurulduğunda, döviz geliri elde etmeyen hanehalkının dövize endeksli borçlanmasının yüksek risk taşıdığı ve bundan kaçınılması gerektiği açıktır? şeklinde konuştu.

BANKACILIK SEKTÖRÜ 9 AYDA YÜZDE 9,1 BÜYÜDÜ

Mali sektör içinde en büyük payı oluşturan bankacılık sektörünün, piyasalarda yaşanan dalgalanmaya rağmen 2006 yılının dokuz ayında reel olarak yüzde 9,1 oranında büyüdüğünü, yabancı yatırımcıların sektöre olan ilgisinin de devam ettiğini bildiren Yılmaz, bankacılık sektörü bilançolarında kredilerin payının artmaya devam ettiğine dikkat çekti.

KREDİ ARTIŞ HIZI YAVAŞLAYACAK

Yılmaz, kredi hacmindeki büyümenin basta konut kredileri olmak üzere, esas olarak bireysel kredilerden kaynaklandığını ifade ederek, şu bilgileri verdi: ?Ancak, son dönemde finansal piyasalarda görülen dalgalanmaların etkisiyle kredi faizlerinin yükselmesi, Haziran ayından itibaren bireysel kredilerin artış hızında yavaşlamaya sebep olmuştur. Kredi hacmi artış hızındaki yavaşlama eğiliminin önümüzdeki dönemde de devam edeceği beklenmektedir.

Bankalar yabancı para net genel pozisyonlarını dengede tutma eğilimini sürdürmüştür. Dolayısıyla Mayıs ayından itibaren kurlarda meydana gelen artışın sektörün kârlılığına etkisi sınırlı olmuştur.?

Yılmaz, bankacılık sektörünün sağlamlığının bir göstergesi olarak, izlenen Finansal Sağlamlık Endeksindeki düşüşün, Mayıs ve Haziran aylarında görülen dalgalanmalara rağmen sınırlı olmasının, sektörün kırılganlıklara karşı dayanıklı olduğunu gösterdiğini bildirdi.

Genel olarak, Mayıs ve Haziran aylarında yaşanan dalgalanmanın bankacılık sektörüne etkilerinin kısa vadede sınırlı kaldığı görülmekle birlikte, bazı etkilerinin gecikmeli olarak ortaya çıkabileceği hususu da göz önünde bulundurulmalıdır.?

?ÖNLEMLER ETKİSİNİ GÖSTERDİ, OYNAKLIK AZALDI?

Yılmaz, dalgalanmanın ardından alınan önlemlerin etkisini Temmuz ayından itibaren göstermeye başladığını ve piyasalardaki oynaklığın azaldığını vurguladı.

?Merkez Bankası, nihai hedefi olan fiyat istikrarı ile tamamlayıcı hedef olarak değerlendirdiği finansal istikrar arasında bir çelişki görmemekte, para politikası karar sürecinde finansal sistemin bir bütün olarak istikrarını gözetmektedir? diyen Yılmaz, diğer taraftan kısa vadede finansal sistemin bütününe yönelik tehditlerin ortaya çıkması halinde ise Merkez Bankasının, orta vadeli bir öngörü ile gözettiği fiyat istikrarını tehlikeye sokmadan, gerekli tedbirleri alma gücü ve kararlılığına haiz olduğunu kaydetti.

4 yeni üniversite daha geliyor

Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı Meclis'e sunuldu. Tasarı 4 yeni üniversitenin kurulmasını öngörüyor.
''İstanbul Aydın'', ''Acıbadem'', ''İstanbul Arel'' ve "İzmir" adlarıyla 4 vakıf üniversitesi kurulmasına ilişkin tasarı, TBMM Başkanlığına sunuldu.

Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı, Anadolu Eğitim ve Kültür Vakfı tarafından ''İstanbul Aydın'', Acıbadem Eğitim ve Sağlık Vakfı'nca ''Acıbadem'', Doğanata Eğitim ve Kültür Vakfı tarafından ''İzmir'' ve Kemal Gözükara Eğitim ve Kültür Vakfınca da ''İstanbul Arel'' isimleriyle vakıf üniversitesi kurulmasını öngörüyor. Tasarının gerekçesinde, Anayasanın ilgili maddesinde, kamu tüzel kişiliğine ve bilimsel özerkliğe sahip üniversitelerin kanunla kurulacağı, kazanç amacına yönelik olmamak şartı ile vakıflar tarafından, devletin gözetim ve denetimine tabi yükseköğretim kurumlarının kurulabileceği hükmünün yer aldığı hatırlatıldı.

''Yükseköğretim, eğitimin pahalı bir kademesi ve yarı kamusal bir hizmettir. Yükseköğretim maliyetinin tamamına yakın bölümünün devletçe karşılanması anlayışı büyük boyutlarda maddi kaynak gerektirmektedir'' denilen gerekçede, şu görüşlere yer verildi:

''Anayasamız, özel girişimcilerin üniversite kurmalarına imkân vermezken, kazanç amacına yönelik olmamak koşuluyla vakıfların üniversite kurmalarına imkân sağlamaktadır. 21. Yüzyılın bilgiyi üreten ve etkin kullanan saygın ülkeleri arasında yer alabilmemiz, özellikle yükseköğretimde nicelik ve nitelik açısından sağlayacağımız başarıyla mümkün olabilecektir. Türkiye çok genç nüfusa sahip olup, bu genç nüfusun yükseköğretime önemli bir talebi bulunmaktadır. 1986 yılında 426 öğrenci ile eğitime başlayan vakıf üniversitelerinde 2005-2006 eğitim-öğretim yılı itibarıyla ön lisans, lisans ve lisansüstü programlarında 108 bin 323 öğrenci öğrenim görmektedir. Devlet kaynakları ile değil kendi öz kaynakları ile kazanç amacı olmaksızın vakıflar tarafından kanunla kurulan kamu tüzel kişiliğine sahip vakıf üniversiteleri Türk yükseköğretiminin ayrılmaz bir parçasını ve önemli bir bölümünü oluşturmaktadır.''

Gerekçenin son bölümünde ise Anadolu Eğitim ve Kültür Vakfı tarafından İstanbul'da ''İstanbul Aydın Üniversitesi'', Acıbadem Eğitim ve Sağlık Vakfı tarafından İstanbul'da ''Acıbadem Üniversitesi'', Doğanata Eğitim ve Kültür Vakfı tarafından İzmir'de ''İzmir Üniversitesi'' ve Kemal Gözükara Eğitim ve Kültür Vakfı tarafından İstanbul'da ''İstanbul Arel Üniversitesi'' adında vakıf üniversitelerinin kurulmasının, yükseköğretime önemli bir katkı sağlayacağı ifade edildi.

İKİLİ ANLAŞMALAR

Öte yandan Türkiye Cumhuriyeti ile Fildişi Sahili (Kotdivuar) Cumhuriyeti arasında ekonomik ve teknik işbirliği anlaşması, Türkiye Cumhuriyeti ile Hırvatistan Cumhuriyeti arasında sosyal güvenlik sözleşmesi ile Türkiye Cumhuriyeti ile Kırgız Cumhuriyeti Arasında Hukuki, Ticari ve Cezai Konularda Adli İşbirliği Anlaşmasının onaylanmasına ilişkin üç ayrı yasa tasarısı da TBMM Başkanlığına sunuldu.

CHP Öğretmenlerin Şikayetini Meclis'e Taşıdı.

CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce, öğretmenlerin ?öğretmenevlerinden" yararlanamadıkları yönündeki iddiaları bir soru önergesiyle TBMM?ye taşıdı.
CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce, öğretmenlerin ?öğretmenevlerinden" yararlanamadıkları yönündeki iddiaları bir soru önergesiyle TBMM?ye taşıdı.

Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik?in yanıtlaması istemiyle verdiği önergesinde İnce, öğretmenlerin, öğretmenevlerine rezervasyon yapamadıklarını ifade ederek, özellikle büyük kentlerde, öğretmenevlerinde konaklamaya ilişkin yönetmeliğe uyulmadığını ileri sürdü.

Önergesinde, ?Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmen Evleri, Öğretmen Evi ve Akşam Sanat Okulları, Öğretmen Lokalleri ve Sosyal Tesisler Yönetmeliği?ninö 9. maddesinde ?Konaklama ünitesinden, öncelikle üye ve üye yakınları yararlanır" hükmünün yer aldığına dikkat çeken İnce, öğretmenlerin bu hükmün, özellikle büyük illerde uygulanmadığından yakındığını kaydetti.

BAŞKENT ?ŞİKÂYETİ"

İnce, önergesinde, şikâyetlerin önemli bölümünün Ankara?da bulunan Başkent Öğretmenevi ile ilgili olduğuna dikkat çekerek, Bakan Çelik?e 2006 yılı Ağustos ve Eylül ayı konaklama rakamlarını sordu.

ÇELİK: ?MİSAFİR AĞIRLIYORUZ"

Hüseyin Çelik ise önergeye verdiği yanıtta, Başkent Öğretmenevi?nin MEB?in çalışmalarına hizmet vermek üzere kurulduğunu belirtti. Çelik, ?Başkent Öğretmenevi ve Akşam Sanat Okulu diğer öğretmenevlerinden farklı bir statüye sahip olup doğrudan bakanlığımıza bağlı hizmet vermektedir. Zaman zaman MEB?in davetlisi olarak Türkiye?yi ziyaret eden ülkelerin temsilcileri ile bakanlığımızla işbirliği halinde çalışma yapmak üzere dışarıdan gelenlerin ağırlanmaları, ülke genelinde özel günlerde yapılan programlara, resmi ziyaretlere, konferanslara, panellere ve benzeri faaliyetlere evsahipliği yapmaktadır" dedi.

Çelik, 2006 yılının Ağustos ayında Başkent Öğretmenevi?nde 7 bin 793 üye, üye yakını ve bakanlık çalışanı, 913 kamu görevlisi ve bin 661 serbest olmak üzere 10 bin 367 kişinin kaldığını belirtti. Çelik, 2006 yılının Eylül ayında ise, 7 bin 750 üye, üye yakını ve bakanlık çalışanı, bin 321 kamu görevlisi ve 2 bin 28?i serbest olmak üzere toplam 11 bin 99 kişinin konakladığını bildirdi.
Milliyet

Son Vergi İadesinde Dikkat Edilecekler...

Bu yıl son kez vergi iadesi için hazırlık yapan çalışanlar, naylon ve içeriği mantıksız faturalara karşı dikkatli olmaları konusunda uyarılıyor

Konya Vergi Dairesi Başkanı Harun Kaynak, Maliye Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre geçen yıl emeklilerden sonra bu yıl da çalışanların son kez vergi iadesi alacağını söyledi.

Özellikle 2006'nın sonlarına yaklaştıkça çalışanların vergi iadesi için belgelerini hazırlamaya başladığını vurgulayan Kaynak, çalışanların mal ve hizmet karşılığında topladıkları fatura ve fişlerle maaşlarına oranla bir miktar vergi iadesi alabileceğini ifade etti.

Birçok çalışanın vergi iadesinden topladığı belgelerin dışında daha fazla gelir elde etmek için tanıdıklarından fatura ve fiş istediğini belirten Kaynak, şunları kaydetti:

''Bu istemekle kalmıyor, bir miktar komisyonla fiş bile satın alınabiliyor. Bu noktada oldukça tehlikeli bir süreç başlıyor. Çünkü yıl sonuna doğru naylon fatura düzenleyen kişi sayısında her yıl belirli oranda artış olur. Çalışan, daha fazla fatura ve fiş toplayayım derken sahtesini de alıp bize sunabilir. Bu durumda çalışanın başı ciddi anlamda derde girebilir. Öyle ki naylon fatura düzenlemek kadar, bunları kullanıp devleti zarara uğratmak da büyük suçtur. Örneğin, yüzlerce YTL'lik ekmek fişi çok mantıklı görünmüyor.''

Kaynak, sahte fatura ya da fiş kullanıldığının tespiti halinde çalışanın iade edilen paranın tamamını faiziyle geri ödediğini, ayrıca devleti zarara uğratmak suçundan aynı iade miktarında para cezasına çarptırıldığını belirterek, ''Yani çalışan, aldığı vergi iadesini, birini faiziyle olmak üzere 2 kez ödemek zorunda kalıyor'' dedi.

Para cezalarının yanı sıra kişi hakkında Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunduklarını dile getiren Kaynak, çalışanın naylon fatura yüzünden kendini 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası istemiyle hakim karşısında bulabileceğine işaret etti.

Kaynak, çalışanların sundukları zarflar içine koydukları fiş ve faturaları iyi incelemesi, naylon ya da içeriği mantıksız faturalara itibar etmemesi gerektiğini vurgulayarak, ''Çalışanları uyarıyorum, son vergi iadesinde biraz fazla gelir için hapisle karşılaşmayın. Günümüzde artık naylon fatura ve fişi tespit etmek hiç de zor olmuyor'' diye konuştu.

milliyet